Tarkan Kaynar

Hem zeytine tapıyor hem kediye hem rakıya…

Cümbüşü eline alıp hem çalıyor hem söylüyor… Masadan kalkıp kedili kitaplar yazıyor… Şimdi gel de bu adamı sevme…

Zeytin Kokulu Kuzey Ege’yi ve Kedili Tedavi / Kediatri‘yi yazdı. Ben şimdi ondan rakılı bir kitap bekliyorum. Kelimelerle güzel oyunlar yapar, bazen sinir bozucu olabilecek kadar zeki kelime oyunları ile her an karşınıza çıkabilir.

Bir dönem Karşı Gazete ’de hayvan haklarını olabildiğince sert dille yazmıştı. Yeniden bu serinin hayata geçeceği günlere…

Şerefe…

Çünkü o Tarkan Kaynar

***

30 – Tarkan Kaynar: Hayvan haklarının iyileşmesi toplumun iyileştirilmesine bağlı

Tolga Öztorun: Gündeme dair sormak istediğim şey öldürülen bir kedinin sahipli mi sahipsiz mi olduğunun araştırılması konusunda ne düşünüyorsun?

Tarkan Kaynar: İnsan evladı bir çocuğu ele alalım. Bu çocuğun annesiz, babasız yani öksüz olduğunu düşünelim. Bu çocuk vahşice öldürüldüğünde hiçbir yasal işlem yapılmadığını varsayalım. İşte bu durumdan farkı yok benim gözümde sahipsiz hayvanlara yapılan bu ayrımcılığın. Kaldı ki sahipli hayvana uygulanan şiddet ve cinayetlerinde öyle aman aman bir cezası yok.

Siyasiler, yasa yapıcılar bundan nasıl utanç duymuyor anlamıyorum? Hayvana mal muamelesi yapan bir ülkenin vicdanı yok demektir. Bu söylem karşısında “insana bile değer verilmezken…” demek de ayrı bir ayrımcılıktır.

5199 içi boş, neresinden tutsak da hak elde etsek diye bizi çırpınmak zorunda bırakan göstermelik bir yasa. Eğer sahipli olmak bir ayrıcalık içeriyorsa bütün hayvanlar benim gözümde sahiplidir. Tüm toplum ve ülke onların sahibi olmak zorundadır. Gerisi ne akla ne dini yaklaşıma ne de vicdana sığar.

Tolga Öztorun: Hem büyük şehirlerde hem de Kuzey Ege’nin canım sokaklarında kediler ile berabersin. Gerçekten Ege bir başka mı? Kediler orada özgür mü?

Tarkan Kaynar: Ege olumsuz anlamlarda bambaşka. Burada hayvan sever olarak sesini duyurman çok zor. Medya ve sosyal medya ağırlıklı olarak gündemi İstanbul merkezli ele aldığı için sesimiz cılız kalıyor. Mesela şu da çok acı bir durum; Birçok sorunu, acı olayı yansıtmaya çalışıyorum ama belediye muhalefet partisinden diye bazı hayvan severler de görmezden geliyor bu durumu.  Halbuki bu işin partisi, siyaseti olmaz. Sokak hayvanlarına duyarlı belediye vardır, duyarsız belediye vardır.  Yine de bana, bizlere destek olan, mama gönderen birçok hayvan sever var. Beni Instagram’dan takip eden birçok iyi yürekli insan her ay mama yolluyor. Ben de bir kısmını buradaki az sayıdaki hayvan severler ile paylaşıyorum. Çünkü yerleşik insan profilinin gelir durumu da düşük ve 70-80 tl’lik mamaları sürekli almaya güçleri yok. Bu konuda bize mama gönderen insanlara minnettarım.

Yazlık yerde hayvanların işi daha zor. Çünkü insanlar sezonda gelirler ve gittikleri zaman ilçeler boşalır. Hayvanlar çöp artığı bulmakta dahi zorlanırlar. İnan Ramazan ayını iple çekiyorum her sene. Çünkü insanlar daha çok yemek tüketiyorlar o bir ayda. Bu da hayvanların daha çok yemek artığı bulmalarını sağlıyor. Bir de hayvanların kendi içlerinde güdüsel olarak birbirlerine verdikleri zararlar var ki bundan en çok kediler etkileniyor. Sazlık yerlerde yaşayan sokak köpekleri kuş, kurbağa, çekirge vs de avladıkları için ilçe merkezindeki köpeklere oranla daha vahşi güdülere sahip olabiliyorlar. Bu noktada kediyi de aynı ebatta algılayıp öldürüyorlar. Benim beslediğim köpeklerden yine benim beslediğim kedileri korumakla geçiyor günlerim. Bu bir doğal denge vs. demesin kimse çünkü dediğim gibi merkezi yerlerde bu iki tür gayet uyumlu, yan yana yaşayabiliyorlar.

Tolga Öztorun: Hayvan hakları açısından bir sence gelecekte nasıl bir dönem yaşanacak?

Tarkan Kaynar: Her yıl bu konudaki duyarlılığın toplumda daha da arttığını görüyorum. Bunun yasal platformda da karşılığını bulması en büyük ümidim. Çünkü hayvan severlik arttıkça siyasilere, yerel yönetimlere baskı unsuru da daha fazlalaşacaktır.

Hayvan severlerden ricam lütfen parti ayrımı yapmasınlar bu konuda ve birer baskı unsuru olmaya çalışsınlar. Ancak böyle yol alabiliriz hayvan hakları konusunda. Sosyal medyada isyan etmek, beddua etmek çözüm değildir. Ruhsal bir mastürbasyondur. Somut çözüm somut hareketlerle elde edilir.  Memleketin daha öncelikli sorunları yok. Memleketin her sorunu eşit öncelikli. Kadın, çocuk, hayvan, engelli, eşcinsel vs. hakları…

Şiddete uğrayan savunmasızların sorunları ekonomik ve siyasi sorunların daha da önüne alınmalı belki de. Gelecekte hayvan haklarının iyileşmesi tamamen toplumun iyileştirilmesine bağlı. Çocuklara hayvan sevgisini anne babalar sokak hayvanları ile aşılamalı. Siyasilerin, hukukçuların bu konuda her an bu konuyu gündemlerinde tutmaları sağlanmalı.

Bir de şu tehlike var ki; kentleşme! Bu hızlı kentleşmenin önü alınmaz ve sokak hayvanları için sağlıklı yaşam alanları organize edilmezde yakında haklarından bahsedeceğimiz hayvanları bulamayabiliriz.

Tek başına kurtuluş yok ya hep beraber ya hiçbirimiz!

Tolga Öztorun: Teşekkür ediyorum, iyi ki varsın.

Galeri

Geçen Haftanın Kedileri