Tolga Öztorun: Sizin televizyon camiasına bakınca, kürk giyen, deri giyen, bir oturuşta koca bir danayı yemek ile övünen bir sürü ünlünün “Ben hayvan hakları savunucusuyum!” demesi ile ilgili neler düşünüyorsun?
Billur Kalkavan: Sadece bizim camiayla kısıtlamak haksızlık her camiada her türlü insan var. Hayvan sevmek hayvan yememek değil, bence biraz fazla karıştı bu mevzu. Tabii ki kürk giymeyelim çünkü mağara adamı değiliz veya Sibirya’da yaşamıyoruz. Deri başka bir konu ve önüne geçmek imkânsız. Neticede hayvanlar kesiliyor derileri kullanılıyor ve yeniyor.
Ben şahsen şöyle düşünüyorum. Doğa müthiş bir denge içinde yaratılmış ve bir sürü hayvan ya başka bir hayvanın ya da insanın yiyeceği. İnsanoğlu bu hakkı çok hoyrat kullanıyor. Biz hayvan yesek de ona teşekkür ederek, usulünce keserek yemeliyiz. İşkence edilen hayvanları yiyoruz ve vücudumuza bırak antibiyotiği, hormonu, mutsuz hayvan yiyerek kötü karma alıyoruz. Doğanın dengesini bozuyoruz, bencilce davranarak kendi sonumuzu getiriyoruz aslında.
Doğa da intikamını başka şekillerde alıyor. Dinlerimiz, geleneklerimiz, tarihimiz bize neler anlatıyor biz neredeyiz ona bakmalıyız. İnsan dünya üzerindeki en lüzumsuz, hain, berbat yaratık maalesef. Hayvan yememeyi seçmek hayvanseverlik değil. Hayvan yenmez diye bir nokta koyarsak dünyadan bir sürü canlı silinir, bu da dengeyi bozar. Fanatik olmadan doğru yolu bulmamız, dünyamızı kurtarmamız lazım.
Tolga Öztorun: Ne zaman hayvanlar için yardım istesek hemen ulaşabiliyoruz. Sen nasıl bir insansın, bu kadar yüce bir kalp, bu kadar iyilik nasıl tek bir bedende buluştu. Bize anlat bakalım böyle iyi insan olmanın sırrı nereden geliyor? Eminim ki çocukluktan başlıyor….
Billur Kalkavan: Ben emeklerken evdeki köpeğin tasından su içermişim. Bizim evde her zaman kedi köpek vardı. Annem hayvanların bizim kardeşimiz olduğunu söylerdi. Hatta biraz büyüyüp kafam ermeye başladığında hayvan ve insanın ayrı bireyler olduğunu öğrendiğimde hani kardeştik diye baya bozulmuştum, hani kardeştik diye. Hayvanlarla büyüyen çocuklar çok daha merhametli, paylaşımcı, sevgi dolu oluyor ondandır.
Aslında dünyada her şeyin “BİR” olduğunu da kavradım sonradan. İyi yürekli, sevecen, kültürlü, zengin (sadece para olarak değil) bir aileyi seçip gelmişim. Demek ki bu insan olmaya, hep daha iyiye doğru gitmeye, insanlara bir şeyler anlatmaya gelmişim.
Ne mutlu bana.
Tolga Öztorun: Ekranlara ne zaman baksak bir hayvan hakkı ihlali baş gösteriyor? Son zamanlarda sence bunun bu kadar artmasının sebebi nedir?
Billur Kalkavan: Benim doğa ve insan sevgim sadece hayvanla kısıtlı değil. Ziyana inanılmaz karşıyım. Çöp ayrıştırırım ve geri dönüşüme veririm. Evdeki artıkları kargalar, martılarla paylaşırım, çöpe asla yemek atmam. Fuzuli alışveriş yapmam, yiyeceğimi günlük alırım. Suyu boşuna akıtmam. Havayı kirletecek aygıt kullanmam. Temizlik malzemelerim organik ve doğada çözünen markalardan alırım falan filan. Herkes birazcık dikkatle dünyaya katkıda bulunabilir aslında.
Sadece Türkiye’de değil tüm Dünya’da insanlar sapıttı. Sadece hayvan hakları mı ihlal ediliyor? Çocuklar, kadınlar, engelliler yani aciz olan her canlı maalesef kompleksli, kaba kuvvet tarafından maddi manevi işkence görüyor. Bunun artmasına halklarını cahilleştiren hükümetler, kötü eğitim, kontrolsüz nüfus artışı vb bir sürü şey sebep. Bir de dünyaya yaptığımız işkenceler eklenince bozulan manyetik alan bizi de bozuyor.
Öngörüm şudur Tolga’cığım, yakında dünya biz insanları üzerinden atacak ve temiz bir başlangıç yapacak. İnşallah diyorum düşün ben de bir insanım.
Tolga Öztorun: Teşekkür ediyorum, iyi ki varsın.
Röp : Tolga Öztorun Orjinal röp. Link